BÖLÜM 21

1. İsrailliler Mispa'da, "Bizden hiç kimse Benyaminoğulları'na kız vermeyecek" diye ant içmişlerdi.
2. Halk Beyt-El'e geldi. Akşama dek orada, Tanrı'nın önünde oturup hıçkıra hıçkıra ağladılar.
3. "Ey İsrail'in Tanrısı RAB!" dediler, "Bugün İsrail'den bir oymağın eksilmesine yol açan böyle bir şey neden oldu?"
4. Ertesi gün erkenden kalkıp bir sunak yaptılar, orada yakmalık ve esenlik sunuları sundular.
5. İsrailoğulları, "RAB'bin önüne çıkmak üzere toplandığımızda İsrail oymaklarından bize kimler katılmadı?" diye sordular. Çünkü Mispa'da, RAB'bin önünde toplandıklarında kendilerine katılmayanların kesinlikle öldürüleceğine dair ant içmişlerdi.
6. İsrailoğulları Benyaminli kardeşleri için çok üzülüyorlardı. "İsrail bugün bir oymağını yitirdi" dediler,
7. "Sağ kalanlara eş olacak kızları bulmak için ne yapsak? Çünkü kızlarımızdan hiçbirini onlara eş olarak vermeyeceğimize RAB'bin adına ant içtik."
8. Sonra, "Mispa'ya, RAB'bin önüne İsrail oymaklarından kim çıkmadı?" diye sordular. Böylece Yaveş-Gilat'tan toplantıya, ordugaha kimsenin gelmediği ortaya çıktı.
9. Çünkü gelenler sayıldığında Yaveş-Gilat'tan kimsenin olmadığı anlaşılmıştı.
10. Bunun üzerine topluluk Yaveş-Gilat halkının üzerine on iki bin yiğit savaşçı gönderdi. "Gidin, Yaveş-Gilat halkını, kadın, çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirin" dediler,
11. "Yapacağınız şu: Her erkeği ve erkek eli değmiş her kadını öldüreceksiniz."
12. Yaveş-Gilat halkı arasında erkek eli değmemiş dört yüz kız bulup Kenan topraklarında bulunan Şilo'daki ordugaha getirdiler.
13. Ardından bütün topluluk Rimmon Kayalığı'ndaki Benyaminoğulları'na aracılar göndererek barış yapmayı önerdi.
14. Bunun üzerine Benyaminoğulları döndü. Topluluk Yaveş-Gilat halkından sağ bırakılan kızları onlara eş olarak verdi. Ama kızların sayısı Benyaminoğulları için yine de yeterli değildi.
15. İsrail halkı Benyaminliler'in durumuna çok üzülüyordu. Çünkü RAB İsrail oymakları arasında birliği bozmuştu.
16. Topluluğun ileri gelenleri, "Benyaminoğulları'nın kadınları öldürüldüğüne göre, kalan erkeklere eş bulmak için ne yapsak?" diyorlardı,
17. "İsrail'den bir oymağın yok olup gitmemesi için sağ kalan Benyaminoğulları'nın mirasçıları olmalı.
18. Biz onlara kızlarımızdan eş veremeyiz. Çünkü Benyaminoğulları'na kız veren her İsrailli lanetlenecek diye ant içtik."
19. Sonra, "Bakın, Şilo'da her yıl RAB adına bir şölen düzenleniyor" diye eklediler. Şilo Beyt-El'in kuzeyinde, Beyt-El'den Şekem'e giden yolun doğusunda, Levona'nın güneyindedir.
20. Böylece Benyaminoğulları'na, "Gidip bağlarda gizlenin" diye öğüt verdiler,
21 "Gözünüzü açık tutun. Şilolu kızlar dans etmeye kalkınca bağlardan fırlayıp onlardan kendinize birer eş kapın ve Benyamin topraklarına götürün.
22. Kızların babaları ya da erkek kardeşleri bize yakınmaya gelirse, 'Benyaminoğulları'nı hatırımız için bağışlayın' diyeceğiz, 'Savaşarak aldığımız kızlar hepsine yetmedi. Siz de kendi kızlarınızı isteyerek vermediğinize göre suçlu sayılmazsınız.'"
23. Benyaminoğulları da böyle yaptılar. Kızlar dans ederken her erkek bir kız kapıp götürdü. Kendi topraklarına gittiler, kentlerini onarıp yerleştiler.
24. Ardından İsrailliler de oradan ayrılıp kendi topraklarına, oymaklarına, ailelerine döndüler.
25. O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes dilediğini yapıyordu.

BÖLÜM 20

1. Gilat başta olmak üzere Dan'dan Beer-Şeva'ya kadar, bütün İsrail halkı yola çıkıp Mispa'da, RAB'bin önünde tek beden gibi toplandı.
2. Tanrı halkı İsrail'in bütün oymak önderleri bu toplantıda hazır bulundular. Eli kılıç tutan dört yüz bin yayaydılar.
3. (Bu arada Benyaminoğulları İsrailliler'in Mispa'da toplandığını duydular.) İsrailliler, "Anlatın bize, bu korkunç olay nasıl oldu?" diye sordular.
4. Öldürülen kadının Levili kocası şöyle yanıt verdi: "Cariyemle birlikte geceyi geçirmek üzere Benyamin bölgesinin Giva Kenti'ne girdik.
5. Giva'dan bazı adamlar gece beni öldürmeyi tasarlayarak gelip evi kuşattılar. Cariyemin ırzına geçtiler, ölümüne neden oldular.
6. Onun ölüsünü alıp parçaladım, her bir parçasını İsrail'in miras aldığı bir bölgeye gönderdim. Çünkü bu alçakça rezalet İsrail'de işlendi.
7. Ey İsrailliler! İşte hepiniz buradasınız. Düşünceniz, öğüdünüz nedir, söyleyin."
8. Oradakilerin hepsi ağız birliği etmişcesine, "Bizden hiç kimse çadırına gitmeyecek, evine dönmeyecek" dediler,
9. "Yapacağımız şu: Giva'ya kur'a ile saldıracağız.
10. Halka yiyecek sağlamak için bütün İsrail oymaklarından nüfuslarına göre, her yüz kişiden on, bin kişiden yüz, on bin kişiden bin kişi seçeceğiz. Bunlar Benyamin'in Giva Kenti'ne geldiklerinde kentlilerden İsrail'de yaptıkları bu alçaklığın öcünü alsınlar."
11. Giva'ya karşı toplanmış olan İsrailliler tam bir birlik içindeydi.
12. İsrail oymakları, Benyamin oymağına adamlar göndererek, "Aranızda yapılan bu alçaklık nedir?" diye sordular,
13. "Giva'daki o serserileri bize hemen teslim edin. Onları öldürüp İsrail'deki kötülüğün kökünü kazıyalım." Ama Benyaminoğulları İsrailli kardeşlerini dinlemediler.
14. İsrailoğulları'yla savaşmak üzere öbür kentlerden akın akın Giva'ya geldiler.
15. Giva halkından olan yedi yüz seçme adam dışında, öbür kentlerden gelen ve eli kılıç tutan Benyaminoğulları'nın sayısı o gün yirmi altı bini buldu.
16. Solak olan yedi yüz seçme adam da bunların arasındaydı. Hepsi de bir kılı sapanla vuracak kadar iyi nişancıydı.
17. Benyaminoğulları'nın yanısıra İsrailliler de sayıldı. Eli kılıç tutan dört yüz bin askerleri vardı. Hepsi de yaman savaşçılardı.
18. Beyt-El'e çıkan İsrailliler Tanrı'ya, "Benyaminoğulları'na karşı önce hangimiz savaşacak?" diye sordular. RAB, "Önce Yahudaoğulları savaşacak" dedi.
19. İsrailoğulları sabah kalkıp Giva'nın karşısında ordugah kurdular.
20. Benyaminoğulları'yla savaşmak üzere ilerleyip Giva'da savaş düzenine girdiler.
21. Giva'dan çıkan Benyaminoğulları, o gün İsrailliler'den yirmi iki bin kişiyi yere serdiler.
22. Ama İsrailliler birbirlerini yüreklendirerek önceki gün savaş düzenine girdikleri yerde mevzilendiler.
23. Sonra Beyt-El'de RAB'bin önünde akşama dek ağladılar. RAB'be, "Kardeşlerimiz olan Benyaminoğulları'yla yine savaşmaya çıkalım mı?" diye sordular. RAB, "Evet, onlarla savaşın" dedi.
24. Bunun üzerine İsrailoğulları ikinci gün yine Benyaminoğulları'na yaklaştılar.
25. Benyaminoğulları da aynı gün Giva'dan onların üzerine yürüyerek on sekiz bin kişiyi daha yere serdiler. Ölenlerin hepsi eli kılıç tutan savaşçılardı.
26. Bütün İsrailoğulları, bütün halk çekilip Beyt-El'e döndü. Orada, RAB'bin önünde durup ağladılar, o gün akşama dek oruç tuttular. RAB'be yakmalık ve esenlik sunuları sundular.
27-28. Tanrı'nın Antlaşma Sandığı o sırada Beyt-El'deydi. Harun oğlu Elazar oğlu Pinehas o sırada sandığın önünde görev yapıyordu. İsrailoğulları RAB'be, "Kardeşimiz Benyaminoğulları'yla savaşmaya devam edelim mi, yoksa vaz mı geçelim?" diye sordular. RAB, "Savaşın" dedi, "Çünkü onları yarın elinize teslim edeceğim."
29. İsrailliler dört bir yandan Giva'nın çevresinde pusuya yattılar.
30. Üçüncü gün Benyaminoğulları'na karşı harekete geçerek önceki gibi kentin karşısında savaş düzenine girdiler.
31. Saldırıya geçen Benyaminoğulları kentten epey uzaklaştılar. Beyt-El'e ve Giva'ya giden ana yollarda, kırlarda önceki çarpışmalardaki gibi İsrailliler'e kayıplar verdirmeye başladılar; otuz kadarını öldürdüler.
32-33. "Geçen seferki gibi onları yine bozguna uğratıyoruz" dediler. İsrailliler ise birbirlerine, "Kaçalım da onları kentten uzağa, ana yollara çekelim" diyerek bulundukları yerden çıkıp Baal-Tamar'da savaş düzenine girdiler. Geva yakınındaki mağaralarda pusuya yatanlar da birden yerlerinden fırladı.
34. Böylece bütün İsrail'den seçme on bin kişi Giva'ya cepheden saldırdı. Savaş iyice kızışmıştı. Benyaminoğulları başlarına gelecek felaketten habersizdi.
35. RAB onları İsrail'in önünde bozguna uğrattı. İsrailoğulları o gün Benyaminoğulları'ndan eli kılıç tutan yirmi beş bin yüz kişiyi öldürdüler.
36. Benyaminoğulları yenildiklerini anladılar. İsrailliler onların geçmesine izin verdiler; çünkü Giva çevresinde pusuda yatanlara güveniyorlardı.
37. Pusudakiler ansızın Giva'ya saldırdılar. Bütün kente dağılarak halkı kılıçtan geçirdiler.
38. Pusuya yatanlarla öbür İsrailliler arasında bir işaret kararlaştırılmıştı: Kenti ateşe verip büyük bir duman bulutu oluşturacaklardı.
39. O zaman savaş alanındaki İsrailliler birden geri dönecekti. Bu arada Benyaminoğulları İsrailliler'e kayıplar verdirmeye başlamış, otuz kadarını vurmuşlardı. Daha önceki savaşta olduğu gibi, İsrailliler'i kesin bir bozguna uğrattıklarını sandılar.
40. Ama dönüp kente baktıklarında orada hortum gibi göğe yükselen duman bulutunu gördüler. Yanan kentin dumanı göğü kaplamıştı.
41. İsrailliler'in döndüğünü gören Benyaminoğulları paniğe kapıldılar. Çünkü başlarına gelecek felaketi sezmişlerdi.
42. İsrailliler'in önüsıra kırlara doğru yöneldilerse de savaştan kaçamadılar. Çeşitli kentlerden çıkagelen İsrailliler onları kuşatıp yok etti.
43. Geri kalan Benyaminoğulları'nı kovaladılar. Giva'nın doğusunda konakladıkları yere dek onları yol boyunca vurup yere serdiler.
44. Benyaminoğulları'ndan on sekiz bin kişi vuruldu. Hepsi de yiğit savaşçılardı.
45. Sağ kalanlar dönüp kırlara, Rimmon Kayalığı'na doğru kaçmaya başladı. İsrailliler yol boyunca bunlardan beş bin kişi daha öldürdü. Gidom'a kadar onları adım adım izleyerek iki binini daha vurup yere serdiler.
46. O gün Benyaminoğulları'ndan öldürülenlerin toplam sayısı yirmi beş bin kişiyi buldu. Hepsi de eli kılıç tutan yiğit savaşçılardı.
47. Kırlara kaçıp Rimmon Kayalığı'na sığınanların sayısı altı yüzdü. Kayalıkta dört ay kaldılar.
48. İsrailliler Benyamin kentlerine döndüler; insanları, hayvanları ve oradaki bütün canlıları kılıçtan geçirdiler, rastladıkları bütün kentleri ateşe verdiler.

BÖLÜM 19

1. İsrail'in kralsız olduğu o dönemde Efrayim'in uzak, dağlık bölgesinde yaşayan bir Levili vardı. Adam Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden kendisine bir cariye aldı.
2-3. Ama kadın onu başka erkeklerle aldattı. Sonra adamı bırakıp Yahuda'ya, babasının Beytlehem'deki evine döndü. Kadın dört ay orada kaldıktan sonra kocası kalkıp onun yanına gitti. Gönlünü hoş edip onu geri getirmek istiyordu. Yanında uşağı ve iki de eşek vardı. Kadın onu babasının evine götürdü. Kayınbaba damadını görünce onu sevinçle karşıladı.
4. Yanında alıkoydu. Adam onların evinde üç gün kaldı, onlarla birlikte yedi, içti ve orada geceledi.
5. Dördüncü günün sabahı erkenden kalktılar. Kızın babası gitmeye hazırlanan damadına, "Rahatına bak, bir lokma ekmek ye, sonra gidersiniz" dedi.
6. İkisi oturup birlikte yiyip içtiler. Kayınbaba, "Lütfen bu gece de kal, keyfine bak" dedi.
7. Damat gitmek üzere ayağa kalkınca kayınbabası ısrarla kalmasını istedi; damat da geceyi orada geçirdi.
8. Beşinci gün gitmek üzere erkenden kalktı. Kayınbaba, "Rahatına bak, bir şeyler ye; öğleden sonra gidersiniz" dedi. İkisi birlikte yemek yediler.
9. Damat, cariyesi ve uşağıyla birlikte gitmek için ayağa kalkınca, kayınbaba, "Bak, akşam oluyor, lütfen geceyi burada geçirin" dedi, "Gün batmak üzere. Geceyi burada geçirin, keyfinize bakın. Yarın erkenden kalkıp yola çıkar, evine gidersin."
10. Ama adam orada gecelemek istemedi. Cariyesini alıp palan vurulmuş iki eşekle yola çıktı. Yevus'un (Yeruşalim'in) karşısında bir yere geldiler.
11. Yevus'a yaklaştıklarında gün batmak üzereydi. Uşak efendisine, "Yevuslular'ın bu kentine girip geceyi orada geçirelim" dedi.
12. Efendisi, "İsrailoğulları'na ait olmayan yabancı bir kente girmeyeceğiz" dedi, "Giva'ya gideceğiz."
13. Sonra ekledi: "Haydi Giva'ya ya da Rama'ya ulaşmaya çalışalım. Bunlardan birinde geceleriz."
14. Böylece yollarına devam ettiler. Benyaminoğulları'nın Giva Kenti'ne yaklaştıklarında güneş batmıştı.
15. Geceyi geçirmek için Giva'ya giden yola saptılar. Varıp kentin meydanında konakladılar. Çünkü hiç kimse onları evine almadı.
16. Akşam saatlerinde yaşlı bir adam tarladaki işinden dönüyordu. Efrayim'in dağlık bölgesindendi. Giva'da oturuyordu. Kent halkı ise Benyaminli'ydi.
17. Yaşlı adam kent meydanındaki yolcuları görünce Levili'ye, "Nereden geliyor, nereye gidiyorsunuz?" diye sordu.
18. Levili, "Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden geliyor, Efrayim'in dağlık bölgesinde uzak bir yere gidiyoruz" dedi, "Ben oralıyım. Beytlehem'e gitmiştim. Şimdi RAB'bin evine dönüyorum. Ama kimse bizi evine almadı.
19. Eşeklerimiz için yem ve saman, kendim, cariyem ve uşağım için ekmek ve şarap var. Hepimiz sana hizmet etmeye hazırız. Hiçbir eksiğimiz yok."
20. Yaşlı adam, "Gönlün rahat olsun" dedi, "Her ihtiyacını ben karşılayacağım. Geceyi meydanda geçirmeyin."
21. Onları evine götürdü, eşeklerine yem verdi. Konuklar ayaklarını yıkadıktan sonra yiyip içtiler.
22. Onlar dinlenirken kentin serserileri evi kuşattı. Kapıya var güçleriyle vurarak yaşlı ev sahibine, "Evine gelen o adamı dışarı çıkar, onunla yatalım" diye bağırdılar.
23. Ev sahibi dışarıya çıkıp onların yanına gitti. "Hayır, kardeşlerim, rica ediyorum böyle bir kötülük yapmayın" dedi, "Mademki adam evime gelip konuğum oldu, böyle bir alçaklık yapmayın.
24. Bakın, daha erkek eli değmemiş kızımla adamın cariyesi içerde. Onları dışarı çıkarayım, onlarla yatın, onlara dilediğinizi yapın. Ama adama bu kötülüğü yapmayın."
25. Ne var ki, adamlar onu dinlemediler. Bunun üzerine Levili cariyesini zorla dışarı çıkarıp onlara teslim etti. Adamlar bütün gece, sabaha dek kadınla yattılar, onun ırzına geçtiler. Şafak sökerken onu salıverdiler.
26. Kadın gün ağarırken efendisinin kaldığı evin kapısına geldi, düşüp yere yığıldı. Ortalık aydınlanıncaya dek öylece kaldı.
27. Sabahleyin kalkan adam, yoluna devam etmek üzere kapıyı açtı. Elleri eşiğin üzerinde, yerde boylu boyunca yatan cariyesini görünce,
28. kadına, "Kalk, gidelim" dedi. Kadın yanıt vermedi. Bunun üzerine adam onu eşeğe bindirip evine doğru yola çıktı.
29. Eve varınca eline bir bıçak aldı, cariyesinin cesedini on iki parçaya bölüp İsrail'in on iki oymağına dağıttı.
30. Bunu her gören, "İsrailoğulları Mısır'dan çıktığından beri böyle bir şey olmamış, görülmemiştir" dedi, "Düşünün taşının, ne yapmamız gerek, söyleyin."

BÖLÜM 18

1. O sırada İsrail'de kral yoktu ve Dan oymağından olanlar yerleşecek yer arıyorlardı. Çünkü İsrail oymakları arasında kendilerine düşen mirası henüz almamışlardı.
2. Böylece kendi boylarından, Sora ve Eştaol kentlerinden beş cesur savaşçıyı toprakları araştırıp bilgi toplamak üzere yola çıkardılar. Onlara, "Gidin, toprakları araştırın" dediler. Adamlar Efrayim'in dağlık bölgesinde bulunan Mika'nın evine geldiler ve geceyi orada geçirdiler.
3. Mika'nın evinin yanındayken genç Levili'nin sesini tanıdılar. Eve yaklaşarak ona, "Seni buraya kim getirdi? Burada ne yapıyorsun? Burada ne işin var?" diye sordular.
4. Levili Mika'nın kendisi için yaptıklarını anlattı. "Bana verdiği ücrete karşılık ona kâhinlik ediyorum" dedi.
5. Adamlar, "Lütfen Tanrı'ya danış, bu yolculuğumuz başarılı olacak mı, bilelim" dediler.
6. Kâhin, "Esenlikle gidin, Tanrı yolculuğunuzu onaylıyor" diye yanıtladı.
7. Böylece beş adam yola çıkıp Layiş'e vardılar. Kent halkının Saydalılar gibi kaygıdan uzak, esenlik ve güvenlik içinde yaşadığını gördüler. Yörede onlara egemen olan, baskı yapan kimse yoktu. Saydalılar'dan uzaktaydılar, başka kimseyle de ilişkileri yoktu.
8. Sonra adamlar Sora ve Eştaol'a, soydaşlarının yanına döndüler. Soydaşları, "Ne öğrendiniz?" diye sordular.
9. Adamlar, "Haydi, onlara saldıralım" dediler, "Ülkeyi gördük, toprağı çok güzel. Ne duruyorsunuz? Gecikmeden gidip ülkeyi sahiplenin.
10. Oraya vardığınızda halkın her şeyden habersiz olduğunu göreceksiniz. Tanrı'nın elinize teslim ettiği bu ülke çok geniş; öyle bir yer ki, hiçbir eksiği yok."
11. Bunun üzerine Dan oymağından altı yüz kişi silahlarını kuşanıp Sora ve Eştaol'dan yola çıktı.
12. Gidip Yahuda'nın Kiryat-Yearim Kenti yakınında ordugah kurdular. Bu nedenle Kiryat-Yearim'in batısındaki bu yer bugüne dek Mahane-Dan diye anılagelmiştir.
13. Buradan Efrayim'in dağlık bölgesine geçip Mika'nın evine gittiler.
14. Layiş yöresini araştırmaya gitmiş olan beş adam soydaşlarına, "Bu evlerden birinde bir efod, özel putlar, bir oyma, bir de dökme put olduğunu biliyor musunuz?" dediler, "Ne yapacağınıza siz karar verin."
15. Bunun üzerine halk genç Levili'nin kaldığı Mika'nın evine yöneldi. Eve girip Levili'ye hal hatır sordular.
16. Silahlarını kuşanmış altı yüz Danlı dış kapının önüne yığılmıştı.
17. Yöreyi araştırmış olan beş adam içeri girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldılar. Kâhinle silah kuşanmış altı yüz kişiyse dış kapının önünde duruyordu.
18. Adamların Mika'nın evine girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldığını gören kâhin, "Ne yapıyorsunuz?" diye sordu.
19. Adamlar, "Sus, sesini çıkarma" dediler, "Bizimle gel. Bize danışmanlık ve kâhinlik yap. Bir adamın evinde kâhinlik etmek mi iyi, yoksa İsrail'in bir boyuna, bir oymağına kâhinlik etmek mi?"
20. Kâhinin yüreği sevinçle doldu. Efodu, özel putları, oyma putu alıp topluluğun ortasında yürümeye başladı.
21. Topluluk çocuklarını, hayvanlarını, değerli eşyalarını alıp yola çıktı.
22. Danoğulları Mika'nın evinden biraz uzaklaştıktan sonra, Mika'nın komşuları toplanıp onlara yetiştiler.
23. Bağırıp çağırmaya başladılar. Danoğulları dönüp Mika'ya, "Ne oldu, neden adamlarını toplayıp geldin?" dediler.
24. Mika, "Kâhinimi, yaptırdığım putları alıp gittiniz" dedi, "Bana ne kaldı ki? Bir de, 'Ne oldu' diye soruyorsunuz!"
25. "Kes sesini!" dediler, "Yoksa öfkeli adamlarımız saldırıp seni de, aileni de öldürür."
26. Sonra yollarına devam ettiler. Mika onların kendisinden daha güçlü olduğunu görünce dönüp evine gitti.
27. Danoğulları Mika'nın yaptırdığı putları ve kâhini yanlarına alarak Layiş üzerine yürüdüler. Barışçıl ve her şeyden habersiz olan kent halkını kılıçtan geçirip kenti ateşe verdiler.
28. Beyt-Rehov yakınındaki vadide bulunan Layiş Kenti'nin yardımına gelen olmadı. Çünkü kent Sayda'dan uzaktı, başka bir kentle de ilişkisi yoktu. Danoğulları kenti yeniden inşa ederek oraya yerleştiler.
29. Yakup'un oğlu olan ataları Dan'ın anısına kente Dan adını verdiler. Kentin eski adı Layiş'ti.
30. Oyma putu oraya diktiler. Musa oğlu Gerşom oğlu Yonatan ile oğulları sürgüne kadar onlara kâhinlik ettiler.
31. Tanrı'nın Tapınma Çadırı Şilo'da olduğu sürece Mika'nın yaptırdığı oyma puta tapındılar.

BÖLÜM 17

1. Efrayim'in dağlık bölgesinde Mika adında bir adam vardı.
2. Mika annesine, "Senden çalınan, lanetlediğini duyduğum bin yüz parça gümüş var ya, işte o gümüşler bende, onları ben çaldım" dedi. Annesi, "RAB seni kutsasın, oğlum!" dedi.
3. Mika bin yüz parça gümüşü annesine geri verdi. Annesi, "Oğlumun bir oyma put, bir de dökme put yaptırabilmesi için gümüşün tamamını RAB'be adıyorum" dedi, "Gümüşü sana geri veriyorum."
4. Gümüşü Mika'dan geri alan kadın, iki yüz parçasını ayırıp kuyumcuya verdi. Kuyumcu bundan bir oyma put, bir de dökme put yaptı. Putlar Mika'nın evine götürüldü.
5. Mika'nın bir tapınma yeri vardı. Özel putlar ve ketenden bir efod yaptırmış, oğullarından birini de kâhinliğe atamıştı.
6. O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes dilediğini yapıyordu.
7. Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nde, Yahudalı bir ailenin yanında geçici olarak yaşayan genç bir Levili vardı.
8. Adam yerleşecek başka bir yer bulmak üzere Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden ayrıldı. Efrayim'in dağlık bölgesinden geçerken Mika'nın evine geldi.
9. Mika, "Nereden geliyorsun?" diye sorunca adam, "Yahuda'nın Beytlehem Kenti'nden geliyorum, Levili'yim, yerleşecek yer arıyorum" dedi.
10. Mika, "Benimle kal" dedi, "Bana danışmanlık ve kâhinlik yap. Seni doyurur, yılda bir takım giysi, on parça da gümüş para veririm." Levili kabul etti.
11. Mika ile kalmaya razı oldu. Mika da ona oğlu gibi davrandı.
12. Genç Levili'yi kâhinliğe atayarak evine aldı.
13. Mika, "Şimdi biliyorum ki, RAB bana iyi davranacak" dedi, "Çünkü bir Levili kâhinim var."

BÖLÜM 16

1. Şimşon bir gün Gazze'ye gitti. Orada gördüğü bir fahişenin evine girdi.
2. Gazzeliler'e, "Şimşon buraya geldi" diye haber verilince çevreyi kuşattılar. Bütün gece kentin kapısında pusuya yattılar. "Gün ağarınca onu öldürürüz" diye düşünerek gece boyunca yerlerinden kımıldamadılar.
3. Şimşon gece yarısına dek yattı. Gece yarısı kalktı, kent kapısının iki kanadıyla iki direğini tutup sürgüyle birlikte yerlerinden söktü. Hepsini omuzlayıp Hevron'un karşısındaki tepeye çıkardı.
4. Bir süre sonra Şimşon Sorek Vadisi'nde yaşayan Delila adında bir kadına aşık oldu.
5. Filist beyleri kadına gelip, "Şimşon'un üstün gücünün kaynağı nedir, onu kandırıp öğrenmeye bak" dediler, "Böylece belki onu bağlar, etkisiz hale getirip yenebiliriz. Her birimiz sana bin yüzer gümüş vereceğiz."
6. Bunun üzerine Delila Şimşon'a, "Lütfen, söyle bana, bu üstün gücü nereden alıyorsun?" diye sordu, "Seni bağlayıp yenmek olası mı?"
7. Şimşon, "Beni kurumamış yedi taze sırımla bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum" dedi.
8. Bunun üzerine Filist beyleri Delila'ya kurumamış yedi taze sırım getirdiler. Delila bunlarla Şimşon'u bağladı.
9. Adamları bitişik odada pusuya yatmıştı. Delila, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Şimşon sırımları ateş değdiğinde dağılıveren kendir lifleri gibi koparıp attı. Gücünün sırrını vermemişti.
10. Delila, "Beni kandırdın, bana yalan söyledin" dedi, "Lütfen söyle bana, seni neyle bağlamalı?"
11. Şimşon, "Beni hiç kullanılmamış yeni urganla sımsıkı bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum" dedi.
12. Böylece Delila yeni urgan alıp Şimşon'u bağladı. Sonra, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Adamlar hâlâ bitişik odada pusu kurmuş bekliyorlardı. Şimşon urganları iplik koparır gibi koparıp kollarından sıyırdı.
13. Delila ona, "Şimdiye kadar beni hep kandırdın, bana yalan söyledin" dedi, "Söyle bana, seni neyle bağlamalı?" Şimşon, "Başımdaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burarsan sıradan bir adam gibi güçsüz olurum" dedi.
14. Şimşon uyurken Delila onun başındaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burdu. Sonra, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Şimşon uykusundan uyandı, saçını tezgah kazığından ve kumaştan çekip kurtardı.
15. Delila, "Bana güvenmiyorsan nasıl olur da, 'Seni seviyorum' diyorsun?" dedi, "Üç kezdir beni kandırıyorsun, üstün gücünün nereden geldiğini söylemiyorsun."
16. Bu sözlerle Şimşon'u sıkıştırıp günlerce başını ağrıttı. Sonunda Şimşon dayanamayıp
17. yüreğini kadına tümüyle açtı. "Başıma hiç ustura değmedi" dedi, "Çünkü ben ana rahmindeyken Tanrı'ya adanmışım. Tıraş olursam gücümü yitiririm. Sıradan bir adam gibi güçsüz olurum."
18. Delila Şimşon'un gerçeği söylediğini anlayınca haber gönderip Filist beylerini çağırttı. "Bir kez daha gelin" dedi, "Şimşon bana gerçeği söyledi." Kadının yanına gelen Filist beyleri gümüşü de birlikte getirdiler.
19. Delila Şimşon'u dizleri üzerinde uyuttuktan sonra adamlardan birini çağırtıp başındaki yedi örgüyü kestirdi. Sonra alay ederek onu dürtüklemeye başladı. Çünkü Şimşon gücünü yitirmişti.
20. Delila, "Şimşon, Filistliler geldi!" dedi. Şimşon uyandı ve, "Her zamanki gibi kalkıp silkinirim" diye düşündü. RAB'bin kendisinden ayrıldığını bilmiyordu.
21. Filistliler onu yakalayıp gözlerini oydular. Gazze'ye götürüp tunç zincirlerle bağladılar, cezaevinde değirmen taşına koştular.
22. Bu arada Şimşon'un kesilen saçları uzamaya başladı.
23. Filist beyleri ilahları Dagon'un onuruna çok sayıda kurban kesip eğlenmek için toplandılar. "İlahımız, düşmanımız Şimşon'u elimize teslim etti" dediler.
24. Halk Şimşon'u görünce kendi ilahlarını övmeye başladı.
"İlahımız ülkemizi yakıp yıkan, birçoğumuzu öldüren düşmanımızı elimize teslim etti" diyorlardı.
25. İyice coşunca, "Şimşon'u getirin, bizi eğlendirsin" dediler. Şimşon'u cezaevinden getirip oynatmaya başladılar, sonra sütunların arasında durdurdular.
26. Şimşon, elinden tutan gence, "Beni tapınağın çatısını taşıyan sütunların yanına götür de onlara yaslanayım" dedi.
27. Tapınak erkeklerle, kadınlarla doluydu. Bütün Filist beyleri de oradaydı. Üç bin kadar kadın, erkek Şimşon'un oynayışını damdan seyrediyordu.
28. Şimşon RAB'be yakarmaya başladı: "Ya Rab Yahve, lütfen beni anımsa. Ey Tanrı, bir kez daha beni güçlendir; Filistliler'den bir vuruşta iki gözümün öcünü alayım."
29. Sonra tapınağın çatısını taşıyan iki ana sütunun ortasında durup sağ eliyle birini, sol eliyle ötekini kavradı.
30. "Filistliler'le birlikte öleyim" diyerek bütün gücüyle sütunlara yüklendi. Tapınak Filist beylerinin ve bütün içindekilerin üzerine çöktü. Böylece Şimşon ölürken, yaşamı boyunca öldürdüğünden daha çok insan öldürdü.
31. Şimşon'un kardeşleriyle babası Manoah'ın bütün ailesi onun ölüsünü almaya geldiler. Şimşon'u götürüp babasının Sora ile Eştaol arasındaki mezarına gömdüler. Şimşon İsrail'i yirmi yıl süreyle yönetmişti.

BÖLÜM 15

1. Bir süre sonra, buğday biçimi sırasında Şimşon bir oğlak alıp karısını ziyarete gitti. "Karımın odasına girmek istiyorum" dedi. Ama kızın babası Şimşon'un girmesine izin vermedi.
2. "Ondan gerçekten nefret ettiğini sanıyordum" dedi, "Bu nedenle onu senin sağdıcına verdim. Küçük kızkardeşi ondan daha güzel değil mi? Ablasının yerine onu al."
3. Şimşon, "Bu kez Filistliler'e kötülük etsem de buna hakkım var" dedi.
4. Kıra çıkıp üç yüz tilki yakaladı. Sonra tilkileri çifter çifter kuyruk kuyruğa bağladı. Kuyruklarının arasına da birer çıra sıkıştırdı.
5. Çıraları tutuşturup tilkileri Filistliler'in ekinlerinin arasına salıverdi. Böylece demetleri, ekinleri, bağları, zeytinlikleri yaktı.
6. Filistliler, "Bunu kim yaptı?" dediler, "Yapsa yapsa, Timnalı'nın damadı Şimşon yapmıştır. Çünkü Timnalı karısını elinden alıp sağdıcına verdi." Sonra gidip kadınla babasını yaktılar.
7. Şimşon onlara, "Madem böyle yaptınız, sizden öcümü almadan duramam" dedi.
8. Onlara acımasızca saldırarak çoğunu öldürdü, sonra Etam Kayalığı'na çekilip bir mağaraya sığındı.
9. Filistliler de gidip Yahuda'da ordugah kurdular, Lehi yöresine yayıldılar.
10. Yahudalılar, "Neden bizimle savaşmaya geldiniz?" diye sorunca, Filistliler, "Şimşon'u yakalamaya geldik, bize yaptığının aynısını ona yapmak için buradayız" diye karşılık verdiler.
11. Yahudalılar'dan üç bin kişi, Etam Kayalığı'ndaki mağaraya giderek Şimşon'a, "Filistliler'in bize egemen olduklarını bilmiyor musun? Nedir bu bize yaptığın?" dediler. Şimşon, "Onlar bana ne yaptılarsa ben de onlara öyle yaptım" diye karşılık verdi.
12. "Seni yakalayıp Filistliler'e teslim etmek için geldik" dediler. Şimşon, "Beni öldürmeyeceğinize ant için" dedi.
13. Onlar da, "Olur, ama seni sıkıca bağlayıp onlara teslim edeceğiz" dediler, "Söz veriyoruz, seni öldürmeyeceğiz." Sonra onu iki yeni urganla bağlayıp mağaradan çıkardılar.
14. Şimşon Lehi'ye yaklaşınca, Filistliler bağırarak ona yöneldiler. RAB'bin Ruhu büyük bir güçle Şimşon'un üzerine indi. Şimşon'un kollarını saran urganlar ateşte yanan keten gibi dağıldı, elindeki bağlar çözüldü.
15. Şimşon yeni ölmüş bir eşeğin çene kemiğini eline alıp bununla bin kişiyi öldürdü.
16. Sonra şöyle dedi:
"Bir eşeğin çene kemiğiyle,
İki eşek yığını yaptım,
Eşeğin çene kemiğiyle bin kişiyi öldürdüm."
17. Bunları söyledikten sonra çene kemiğini elinden attı. Oraya Ramat-Lehi adı verildi.
18. Şimşon ölesiye susamıştı. RAB'be şöyle yakardı: "Kulunun eliyle büyük bir kurtuluş sağladın. Ama şimdi susuzluktan ölüp sünnetsizlerin eline mi düşeceğim?"
19. Bunun üzerine Tanrı Lehi'deki çukuru yardı. Çukurdan su fışkırdı. Şimşon suyu içince canlanıp güçlendi. Suyun çıktığı yere Eyn-Hakkore adını verdi. Pınar bugüne dek Lehi'dedir.
20. Şimşon Filistliler'in egemenliği sırasında İsrailliler'e yirmi yıl önderlik yaptı.

BÖLÜM 14

1. Şimşon bir gün Timna'ya gitti. Orada Filistli bir kadın gördü.
2. Geri dönünce annesiyle babasına, "Timna'da Filistli bir kadın gördüm" dedi, "Onu hemen bana eş olarak alın."
3. Annesiyle babası, "Akrabalarının ya da halkımızın kızları arasında kimse yok mu ki, sünnetsiz Filistliler'den kız almaya kalkıyorsun?" diye karşılık verdiler. Ama Şimşon babasına, "Bana o kadını al, ondan hoşlanıyorum" dedi.
4. Şimşon'un annesiyle babası bunu istetenin RAB olduğunu anlamadılar. Çünkü RAB o sırada İsrailliler'e egemen olan Filistliler'e karşı fırsat kolluyordu.
5. Böylece Şimşon annesi ve babasıyla Timna'ya doğru yola koyuldu. Timna bağlarına vardıklarında, genç bir aslan kükreyerek Şimşon'un karşısına çıktı.
6. Şimşon üzerine inen RAB'bin Ruhu'yla güçlendi ve aslanı bir oğlak parçalar gibi çıplak elle parçaladı. Ama yaptığını ne annesine ne de babasına bildirdi.
7. Sonra gidip kadınla konuştu ve ondan çok hoşlandı.
8. Bir süre sonra kadınla evlenmek üzere yine Timna'ya giderken, aslanın leşini görmek için yoldan saptı. Bir arı sürüsünün aslanın leşini kovana çevirdiğini gördü.
9. Kovandaki balı avuçlarına doldurdu, yiye yiye oradan uzaklaştı. Annesiyle babasının yanına varınca baldan onlara da verdi, onlar da yedi. Ama balı aslanın leşinden aldığını söylemedi.
10. Babası kadını görmeye gidince, Şimşon da damat geleneğine uyarak orada bir şölen düzenledi.
11. Filistliler onu görünce ona eşlik etmek üzere otuz genç getirdiler.
12. Şimşon onlara, "Size bir bilmece sorayım" dedi, "Şölenin yedi günü içinde kesin yanıtı bulup bana bildirirseniz, size otuz keten mintan, otuz takım da üst giysi vereceğim.
13. Ama bilmeceyi çözemezseniz, o zaman da siz bana otuz keten mintanla otuz takım üst giysi vereceksiniz." Ona, "Seni dinliyoruz" dediler, "Söyle bakalım bilmeceni."
14. Şimşon,
"Yiyenden yiyecek,
Güçlüden tatlı çıktı"
dedi. Üç gün geçtiyse de bilmeceyi çözemediler.
15. Dördüncü gün gençler Şimşon'un karısına, "Kocanı kandır da bize bilmecenin yanıtını versin" dediler, "Yoksa, seni de babanın evini de yakarız. Bizi soymak için mi buraya çağırdınız?"
16. Şimşon'un karısı ağlayarak ona, "Benden nefret ediyorsun" dedi, "Beni sevmiyorsun. Soydaşlarıma bir bilmece sordun, yanıtını bana söylemedin." Şimşon karısına, "Bak" dedi, "Anneme babama bile söylemedim, sana mı söyleyeceğim?"
17. Kadın şölen boyunca yedi gün ağlayıp durdu. Kadının sürekli sıkıştırması üzerine Şimşon yedinci gün bilmecenin yanıtını ona söyledi. Kadın da yanıtı soydaşlarına iletti.
18. Yedinci gün, gün batmadan kentli gençler Şimşon'a geldiler.
"Baldan tatlı,
Aslandan güçlü ne var?"
dediler. Şimşon, "Düvemle çift sürmüş olmasaydınız, bilmecemi çözemezdiniz" diye karşılık verdi.
19. RAB'bin Ruhu üzerine inince güçlenen Şimşon Aşkelon'a gitti; otuz kişi vurup mallarını yağmaladı, giysilerini de bilmeceyi çözenlere verdi. Öfkeden kudurmuş bir halde babasının evine döndü.
20. Şimşon'un karısı ise Şimşon'a eşlik eden sağdıca verildi.

BÖLÜM 13

1. İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB da onları kırk yıl süreyle Filistliler'in boyunduruğuna terk etti.
2. Dan oymağından Soralı bir adam vardı. Adı Manoah'tı. Karısı kısırdı ve hiç çocuğu olmamıştı.
3. RAB'bin meleği kadına görünerek, "Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde gebe kalıp bir oğul doğuracaksın" dedi,
4. "Bundan böyle şarap ya da içki içmemeye dikkat et, murdar bir şey de yeme.
5. Çünkü gebe kalıp bir oğul doğuracaksın. Onun başına ustura değmeyecek. Çünkü o daha rahmindeyken Tanrı'ya adanmış olacak. İsrail'i Filistliler'in elinden kurtarmaya başlayacak olan odur."
6. Kadın kocasına gidip, "Yanıma bir Tanrı adamı geldi" dedi, "Tanrı'nın meleğine benzer görkemli bir görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım. Bana adını da söylemedi.
7. Ama, 'Gebe kalıp bir oğul doğuracaksın' dedi, 'Bundan böyle şarap ve içki içme, murdar bir şey de yeme. Çünkü çocuk ana rahmine düştüğü andan öleceği güne dek Tanrı'nın Adanmışı olacak.'"
8. Manoah RAB'be şöyle yakardı: "Ya Rab, gönderdiğin Tanrı adamının yine gelmesini, doğacak çocuk için ne yapmamız gerektiğini bize öğretmesini dilerim."
9. Tanrı Manoah'ın yakarışını duydu. Kadın tarladayken Tanrı'nın meleği yine ona göründü. Ne var ki, Manoah karısının yanında değildi.
10. Kadın haber vermek için koşa koşa kocasına gitti. "İşte geçen gün yanıma gelen adam yine bana göründü!" dedi.
11. Manoah kalkıp karısının ardısıra gitti. Adamın yanına varınca, "Karımla konuşan adam sen misin?" diye sordu. Adam, "Evet, benim" dedi.
12. Manoah, "Söylediklerin yerine geldiğinde, çocuğun yaşamı ve göreviyle ilgili yargı ne olacak?" diye sordu.
13. RAB'bin meleği, "Karın kendisine söylediğim her şeyden sakınsın" diye karşılık verdi,
14. "Asmanın ürününden üretilen hiçbir şeyi yemesin, şarap ve içki içmesin. Murdar bir şey yemesin. Buyurduklarımın hepsini yerine getirsin."
15. Manoah, "Seni alıkoymak, onuruna bir oğlak kesmek istiyoruz" dedi.
16. RAB'bin meleği, "Beni alıkoysan da hazırlayacağın yemeği yemem" dedi, "Yakmalık bir sunu sunacaksan, RAB'be sunmalısın." Manoah onun RAB'bin meleği olduğunu anlamamıştı.
17. RAB'bin meleğine, "Adın ne?" diye sordu, "Bilelim ki, söylediklerin yerine geldiğinde seni onurlandıralım."
18. RAB'bin meleği, "Adımı niçin soruyorsun?" dedi, "Adım tanımlanamaz."
19. Manoah bir oğlakla tahıl sunusunu aldı, bir kayanın üzerinde RAB'be sundu. O anda Manoah'la karısının gözü önünde şaşılacak şeyler oldu:
20. RAB'bin meleği sunaktan yükselen alevle birlikte göğe doğru yükselmeye başladı. Bunu gören Manoah'la karısı yüzüstü yere kapandılar.
21. RAB'bin meleği Manoah'la karısına bir daha görünmeyince, Manoah onun RAB'bin meleği olduğunu anladı.
22. Karısına, "Kesinlikle öleceğiz" dedi, "Çünkü Tanrı'yı gördük."
23. Karısı, "RAB bizi öldürmek isteseydi, yakmalık sunuyu ve tahıl sunusunu kabul etmezdi" diye karşılık verdi, "Bütün bunları bize göstermezdi. Bugün söylediklerini de işitmezdik."
24. Ve kadın bir erkek çocuk doğurdu. Adını Şimşon koydu. Çocuk büyüyüp gelişti. RAB de onu kutsadı.
25. RAB'bin Ruhu Sora ile Eştaol arasında, Mahane-Dan'da bulunan Şimşon'u yönlendirmeye başladı.

BÖLÜM 12

1. Efrayimli erkekler toplanıp Safon'a geçtiler. Yiftah'a, "Ammonoğulları'yla savaşmaya gittiğinde bizi neden çağırmadın?" dediler, "Seni de evini de yakacağız."
2. Yiftah, "Halkımla ben Ammonoğulları'na karşı amansız bir savaşa tutuşmuştuk" diye yanıtladı, "Sizi çağırdım, ama gelip beni onların elinden kurtarmadınız.
3. Beni kurtarmak istemediğinizi görünce canımı dişime takıp Ammonoğulları'na karşı harekete geçtim. Sonunda RAB onları elime teslim etti. Neden bugün benimle savaşmaya kalkışıyorsunuz?"
4. Bundan sonra Yiftah Gilat erkeklerini toplayarak Efrayimoğulları'yla savaşa girdi. Gilatlılar Efrayimoğulları'na saldırdılar. Çünkü Efrayimoğulları onlara, "Ey Efrayim ve Manaşşe halkları arasında yaşayan Gilatlılar, siz Efrayim'den kaçan döneklersiniz!" demişlerdi.
5. Şeria Irmağı'nın Efrayim'e yol veren geçitlerini tutan Gilatlılar, geçmek isteyen Efrayimli kaçaklara, "Efrayimli misin?" diye sorarlardı. Adam, "Hayır" derse,
6. o zaman ona, "Şibbolet de bakalım" derlerdi. Adam Sibbolet derdi. Çünkü Şibbolet sözcüğünü doğru söyleyemezdi. Bunun üzerine onu yakalayıp Şeria Irmağı'nın geçit veren yerlerinde öldürürlerdi. O gün Efrayimliler'den kırk iki bin kişi öldürüldü.
7. Gilatlı Yiftah İsrail'i altı yıl yönetti. Ölünce Gilat kentlerinden birinde gömüldü.
8. Ondan sonra İsrail'in başına Beytlehemli İvsan geçti.
9. İvsan'ın otuz oğlu, otuz kızı vardı. İvsan kızlarını başka boylara verdi, oğullarına da başka boylardan kızlar aldı. İsrail'i yedi yıl yönetti.
10. Ölünce Beytlehem'de gömüldü.
11. Ondan sonra İsrail'in başına Zevulun oymağından Elon geçti. Elon İsrail'i on yıl yönetti.
12. Ölünce Zevulun topraklarında, Ayalon'da gömüldü.
13. Onun ardından İsrail'in başına Piratonlu Hillel oğlu Avdon geçti.
14. Avdon'un kırk oğlu, otuz torunu ve bunların bindiği yetmiş eşeği vardı. İsrail'i sekiz yıl yönetti.
15. Piratonlu Hillel oğlu Avdon ölünce Amalekliler'e ait dağlık bölgenin Efrayim yöresindeki Piraton'da gömüldü.

BÖLÜM 11

1. Yiftah adında yiğit bir savaşçı vardı. Bir fahişenin oğlu olan Yiftah'ın babasının adı Gilat'tı.
2. Gilat'ın karısı da ona erkek çocuklar doğurmuştu. Bu çocuklar büyüyünce Yiftah'ı kovmuşlardı. Ona, "Babamızın evinden miras almayacaksın. Çünkü sen başka bir kadının oğlusun" demişlerdi.
3. Yiftah kardeşlerinden kaçıp Tov yöresine yerleşti. Çevresinde toplanan serserilere önderlik etmeye başladı.
4. Bir süre sonra Ammonoğulları İsrailliler'e savaş açtı.
5. Savaş patlak verince Gilat ileri gelenleri Yiftah'ı almak için Tov yöresine gittiler.
6. Ona, "Gel, komutanımız ol, Ammonoğulları'yla savaşalım" dediler.
7. Yiftah, "Benden nefret eden, beni babamın evinden kovan siz değil miydiniz?" diye yanıtladı, "Sıkıntıya düşünce neden bana geldiniz?"
8. Gilat ileri gelenleri, "Sana başvuruyoruz; çünkü bizimle gelip Ammonoğulları'yla savaşmanı, bize, Gilat halkına önderlik etmeni istiyoruz" dediler.
9. Yiftah, "Ammonoğulları'yla savaşmak için beni götürürseniz, RAB de onları elime teslim ederse, sizin önderiniz olacak mıyım?" diye sordu.
10. Gilat ileri gelenleri, "RAB aramızda tanık olsun, kesinlikle dediğin gibi yapacağız" dediler.
11. Böylece Yiftah Gilat ileri gelenleriyle birlikte gitti. Halk onu kendine önder ve komutan yaptı. Yiftah bütün söylediklerini Mispa'da, RAB'bin önünde yineledi.
12. Sonra Ammon Kralı'na ulaklar göndererek, "Aramızda ne var ki, ülkeme saldırmaya kalkıyorsun?" dedi.
13. Ammon Kralı, Yiftah'ın ulaklarına şu karşılığı verdi: "İsrailoğulları Mısır'dan çıktıktan sonra Arnon Vadisi'nden Yabbuk ve Şeria ırmaklarına kadar uzanan topraklarımı aldılar. Şimdi buraları bana savaşsız geri ver."
14. Yiftah yine Ammon Kralı'na ulaklar göndererek
15. şöyle dedi: "Yiftah diyor ki, İsrailliler Moav ülkesini de, Ammon topraklarını da almadı.
16. Mısır'dan çıktıkları zaman Kızıldeniz'e kadar çölde yürüyerek Kadeş'e ulaştılar.
17. Sonra Edom Kralı'na ulaklar göndererek, 'Lütfen topraklarından geçmemize izin ver' dediler. Edom Kralı kulak asmadı. İsrailliler Moav Kralı'na da ulaklar gönderdi, ama o da izin vermedi. Bunun üzerine Kadeş'te kaldılar.
18. "Çölü izleyerek Edom ile Moav topraklarının çevresinden geçtiler; Moav bölgesinin doğusunda, Arnon Vadisi'nin öbür yakasında konakladılar. Moav sınırından içeri girmediler. Çünkü Arnon Vadisi sınırdı.
19. "Sonra Heşbon'da egemenlik süren Amor Kralı Sihon'a ulaklar göndererek, 'Ülkenden geçip topraklarımıza ulaşmamıza izin ver' diye rica ettiler.
20. Ama Sihon İsrailliler'in topraklarından geçip gideceklerine inanmadı. Bu nedenle bütün halkını toplayıp Yahesa'da ordugah kurdu ve İsrailliler'le savaşa tutuştu.
21. "İsrail'in Tanrısı RAB, Sihon'u ve bütün halkını İsrailliler'in eline teslim etti. İsrailliler Amorlular'ı yenip o yöredeki halkın bütün topraklarını ele geçirdiler.
22. Arnon Vadisi'nden Yabbuk Irmağı'na, çölden Şeria Irmağı'na kadar uzanan bütün Amor topraklarını ele geçirdiler.
23. "İsrail'in Tanrısı Yahve Amorlular'ı kendi halkı İsrail'in önünden kovduktan sonra, sen hangi hakla buraları geri istiyorsun?
24. İlahın Kemoş sana bir yer verse oraya sahip çıkmaz mısın? Biz de Tanrımız RAB'bin önümüzden kovduğu halkın topraklarını sahipleneceğiz.
25. Sen Moav Kralı Sippor oğlu Balak'tan üstün müsün? O hiç İsrailliler'le çekişti mi, hiç onlarla savaşmaya kalkıştı mı?
26. İsrailliler üç yüz yıldır Heşbon'da, Aroer'de, bunların çevre köylerinde ve Arnon kıyısındaki bütün kentlerde yaşarken neden buraları geri almaya çalışmadınız?
27. Ben sana karşı suç işlemedim. Ama sen benimle savaşmaya kalkışmakla bana haksızlık ediyorsun. Hakim olan RAB, İsrailliler'le Ammonoğulları arasında bugün hakemlik yapsın."
28. Ne var ki Ammon Kralı, Yiftah'ın kendisine ilettiği bu sözlere kulak asmadı.
29. RAB'bin Ruhu Yiftah'ın üzerine indi. Yiftah, Gilat ve Manaşşe'den geçti, Gilat'taki Mispa'dan geçerek Ammonoğulları'na doğru ilerledi.
30. RAB'bin önünde ant içerek şöyle dedi: "Gerçekten Ammonoğulları'nı elime teslim edersen,
31. onları yenip sağ salim döndüğümde beni karşılamak için evimin kapısından ilk çıkan, RAB'be adanacaktır. Onu yakmalık sunu olarak sunacağım."
32. Yiftah bundan sonra Ammonoğulları'yla savaşmaya gitti. RAB onları Yiftah'ın eline teslim etti.
33. Yiftah, başta Avel-Keramim olmak üzere, Aroer'den Minnit'e kadar yirmi kenti yakıp yıkarak Ammonoğulları'na çok büyük kayıplar verdirdi. Böylece Ammonoğulları İsrailliler'in boyunduruğuna girdi.
34. Yiftah Mispa'ya, kendi evine döndüğünde, kızı tef çalıp dans ederek onu karşılamaya çıktı. Tek çocuğu oydu, ondan başka ne oğlu ne de kızı vardı.
35. Yiftah, kızını görünce giysilerini yırtarak, "Eyvahlar olsun, kızım!" dedi, "Beni perişan ettin, umarsız bıraktın! Çünkü RAB'be verdiğim sözden dönemem."
36. Kız, "Baba, RAB'be ant içtin" dedi, "Madem RAB düşmanların olan Ammonoğulları'ndan senin öcünü aldı, ağzından ne çıktıysa bana öyle yap."
37. Sonra ekledi: "Yalnız bir dileğim var: Beni iki ay serbest bırak, gidip arkadaşlarımla kırlarda gezineyim, kızlığıma ağlayayım."
38. Babası, "Gidebilirsin" diyerek onu iki ay serbest bıraktı. Kız arkadaşlarıyla birlikte kırlara çıkıp erdenliğine ağladı.
39. İki ay sonra babasının yanına döndü. Babası da içtiği andı yerine getirdi. Kıza erkek eli değmemişti. Bundan sonra İsrail'de bir gelenek oluştu.
40. İsrail kızları her yıl kırlara çıkıp Gilatlı Yiftah'ın kızı için dört gün yas tutar oldular.

BÖLÜM 10

1. Avimelek'in ölümünden sonra İsrail'i kurtarmak için İssakar oymağından Dodo oğlu, Pua oğlu Tola adında bir adam ortaya çıktı. Tola Efrayim'in dağlık bölgesindeki Şamir'de yaşardı.
2. İsrail'i yirmi üç yıl yönettikten sonra öldü, Şamir'de gömüldü.
3. Ondan sonra Gilatlı Yair başa geçti. Yair İsrail'i yirmi iki yıl yönetti.
4. Otuz oğlu vardı. Bunlar otuz eşeğe biner, otuz kenti yönetirlerdi. Gilat yöresindeki bu kentler bugüne dek Havvot-Yair diye anılagelmiştir.
5. Yair ölünce Kamon'da gömüldü.
6. İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar; Baallar'a, Aştoretler'e, Aram, Sayda, Moav, Ammonoğulları ve Filistliler'in ilahlarına kulluk ettiler. RAB'bi terk ettiler, O'na kulluk etmediler.
7. Bu yüzden İsrailliler'e öfkelenen RAB, onları Filistliler'e ve Ammonoğulları'na tutsak etti.
8. Bunlar o yıldan başlayarak İsrailliler'i baskı altında ezdiler; Şeria Irmağı'nın ötesinde, Gilat'taki Amorlular ülkesinde yaşayan bütün İsrailliler'i on sekiz yıl baskı altında tuttular.
9. Ammonoğulları Yahuda, Benyamin ve Efrayim oymaklarıyla savaşmak için Şeria Irmağı'nın ötesine geçtiler. İsrail büyük sıkıntı içindeydi.
10. İsrailliler RAB'be, "Sana karşı günah işledik" diye seslendiler, "Seni, Tanrımız'ı terk edip Baallar'a kulluk ettik."
11. RAB, "Sizi Mısırlılar'dan, Amorlular'dan, Ammonoğulları'ndan, Filistliler'den kurtaran ben değil miyim?" diye karşılık verdi,
12. "Saydalılar, Amalekliler, Maonlular size baskı yaptıklarında bana yakardınız, ben de sizi onların elinden kurtardım.
13. Sizse beni terk ettiniz, başka ilahlara kulluk ettiniz. Bu yüzden sizi bir daha kurtarmayacağım.
14. Gidin, seçtiğiniz ilahlara yakarın; sıkıntıya düştüğünüzde sizi onlar kurtarsın."
15. İsrailliler, "Günah işledik" dediler, "Bize ne istersen yap. Yalnız bugün bizi kurtar."
16. Sonra aralarındaki yabancı putları atıp RAB'be tapındılar. RAB de onların daha fazla acı çekmesine dayanamadı.
17. Ammonoğulları toplanıp Gilat'ta ordugah kurunca İsrailliler de toplanarak Mispa'da ordugah kurdular.
18. Gilat halkının önderleri birbirlerine, "Ammonoğulları'na karşı ilk saldırıyı başlatan kişi, bütün Gilat halkının önderi olacak" dediler.

BÖLÜM 9

1. Yerubbaal'ın oğlu Avimelek, dayılarının bulunduğu Şekem Kenti'ne giderek onlara ve annesinin soyundan gelen herkese şöyle dedi:
2. "Şekem halkına şunu duyurun: 'Sizin için hangisi daha iyi? Gidyon'un yetmiş oğlu tarafından yönetilmek mi, yoksa bir kişi tarafından yönetilmek mi?' Unutmayın ki ben sizinle aynı etten, aynı kandanım."
3. Dayıları Avimelek'in söylediklerini Şekem halkına ilettiler. Halkın yüreği Avimelek'ten yanaydı. "O bizim kardeşimizdir" dediler.
4. Ona Baal-Berit Tapınağı'ndan yetmiş gümüş para verdiler. Avimelek bu parayla kiraladığı belalı serserileri peşine taktı.
5. Sonra Ofra'ya, babasının evine dönüp kardeşlerini, Yerubbaal'ın yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdü. Yalnız Yerubbaal'ın küçük oğlu Yotam kaçıp gizlendiği için sağ kaldı.
6. Şekem ve Beyt-Millo halkları toplanarak hep birlikte Şekem'de dikili taş meşesinin olduğu yere gittiler; Avimelek'i orada kral ilan ettiler.
7. Olup biteni Yotam'a bildirdiklerinde Yotam Gerizzim Dağı'nın tepesine çıkıp yüksek sesle halka şöyle dedi: "Ey Şekem halkı, beni dinleyin, Tanrı da sizi dinleyecek.
8. Bir gün ağaçlar kendilerine bir kral meshetmek istemişler; zeytin ağacına gidip, 'Gel kralımız ol' demişler.
9. "Zeytin ağacı, 'İlahları ve insanları onurlandırmak için kullanılan yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?' diye yanıtlamış.
10. "Bunun üzerine ağaçlar incir ağacına, 'Gel sen kralımız ol' demişler.
11. "İncir ağacı, 'Tatlılığımı ve güzel meyvemi bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?' diye yanıtlamış.
12. "Sonra ağaçlar asmaya, 'Gel sen bizim kralımız ol' demişler.
13. Asma, 'İlahlarla insanlara zevk veren yeni şarabımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?' demiş.
14. "Sonunda ağaçlar karaçalıya, 'Gel sen kralımız ol' demişler.
15. "Karaçalı, 'Eğer gerçekten beni kendinize kral meshetmek istiyorsanız, gelin gölgeme sığının' diye karşılık vermiş, 'Eğer sığınmazsanız, karaçalıdan çıkan ateş Lübnan'ın bütün sedir ağaçlarını yakıp kül edecektir.'
16. "Şimdi siz Avimelek'i kral yapmakla içten ve dürüst davrandığınızı mı sanıyorsunuz? Yerubbaal'la ailesine iyilik mi ettiniz? Ona hak ettiği gibi mi davrandınız?
17. Oysa babam sizi Midyanlılar'ın elinden kurtarmak için canını tehlikeye atarak sizin için savaştı.
18. Ama bugün siz babamın ailesine karşı ayaklandınız, yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdünüz. Cariyesinden doğan Avimelek kardeşiniz olduğu için onu Şekem'e kral yaptınız.
19. Eğer bugün Yerubbaal'la ailesine içten ve dürüst davrandığınıza inanıyorsanız, Avimelek'le sevinin, o da sizinle sevinsin!
20. Ama öyle değilse, dilerim, Avimelek ateş olsun, Şekem ve Beyt-Millo halkını yakıp kül etsin. Ya da Şekem ve Beyt-Millo halkı ateş olsun, Avimelek'i yakıp kül etsin."
21. Ardından Yotam, kardeşi Avimelek'ten korktuğu için kaçtı, gidip Beer'e yerleşti.
22. Avimelek İsrail'i üç yıl yönetti.
23. Sonra Tanrı Avimelek'le Şekem halkını birbirlerine düşürdü; halk Avimelek'e başkaldırdı.
24. Tanrı bunu Avimelek'i Yerubbaal'ın yetmiş oğluna yapılan zorbalığın aynısına uğratmak, kardeşlerini öldüren Avimelek'ten ve onu bu kırıma isteklendiren Şekem halkından akıttıkları kanın öcünü almak için yaptı.
25. Şekem halkı dağ başlarında Avimelek'e pusu kurdu. Oradan geçen herkesi soyuyorlardı. Bu durum Avimelek'e bildirildi.
26. Eved oğlu Gaal kardeşleriyle birlikte gelip Şekem'e yerleşti. Şekem halkı ona güvendi.
27. Bağlara çıkıp üzümleri topladıktan, ezip şarap yaptıktan sonra bir şenlik düzenlediler. İlahlarının tapınağına gittiler; orada yiyip içerken Avimelek'e lanetler yağdırdılar.
28. Eved oğlu Gaal kalkıp şöyle dedi: "Avimelek kim ki, biz Şekem halkı ona hizmet edelim? Yerubbaal'ın oğlu değil mi o? Zevul da onun yardımcısı değil mi? Şekemliler'in babası Hamor'un soyundan gelenlere hizmet edin. Neden Avimelek'e hizmet edelim?
29. Keşke bu halkı ben yönetseydim! Avimelek'i uzaklaştırır ve, 'Ordunu güçlendir de öyle ortaya çık!' derdim."
30. Kentin yöneticisi olan Zevul, Eved oğlu Gaal'ın sözlerini duyunca öfkelendi.
31. Avimelek'e gizlice gönderdiği ulaklar aracılığıyla şöyle dedi: "Eved oğlu Gaal ve kardeşleri Şekem'e geldiler. Kenti sana karşı ayaklandırıyorlar.
32. Gel, adamlarınla birlikte gece kırda pusuya yat.
33. Sabah güneş doğar doğmaz kalk, kenti bas. Gaal ile adamları sana saldırdığında onlara yapacağını yap."
34. Böylece Avimelek'le adamları gece kalkıp dört bölük halinde Şekem yakınında pusuya yattılar.
35. Eved oğlu Gaal çıkıp kentin giriş kapısında durunca, Avimelek'le yanındakiler pusu yerinden fırladılar.
36. Gelenleri gören Gaal, Zevul'a, "Dağların tepesinden inip gelenlere bak!" dedi. Zevul, "Adam sandığın aslında dağların gölgesidir" diye karşılık verdi.
37. Ama Gaal ısrar etti: "Bak, topraklarımızın ortasında ilerleyenler var. Bir kısmı da Falcılar Meşesi yolundan geliyor."
38. Bunun üzerine Zevul, "'Avimelek kim ki, ona hizmet edelim' diye övünen sen değil miydin?" dedi, "Küçümsediğin halk bu değil mi? Haydi şimdi git, onlarla savaş!"
39. Şekem halkına öncülük eden Gaal, Avimelek'le savaşa tutuştu.
40. Ama tutunamayıp kaçmaya başladı. Avimelek ardına düştü. Kentin giriş kapısına dek çok sayıda ölü yerde yatıyordu.
41. Avimelek Aruma'da kaldı. Zevul ise Gaal'ı ve kardeşlerini Şekem'den kovdu, kentte yaşamalarına izin vermedi.
42. Savaşın ertesi günü Avimelek Şekemliler'in tarlalarına gittiklerini haber aldı.
43. Adamlarını üç bölüğe ayırıp kırda pusuya yattı. Halkın kentten çıktığını görünce saldırıp onları öldürdü.
44. Sonra yanındaki bölükle hızla ilerleyerek kentin giriş kapısına dayandı. Öbür iki bölükse tarlalardakilere saldırıp onları öldürdü.
45. Avimelek gün boyu kente karşı savaştı; kenti ele geçirdikten sonra halkını kılıçtan geçirdi. Kenti yıkıp üstüne tuz serpti.
46. Şekem Kulesi'ndeki halk olup biteni duyunca, El-Berit Tapınağı'nın kalesine sığındı.
47. Onların Şekem Kulesi'nde toplandığını haber alan Avimelek,
48. yanındaki halkla birlikte Salmon Dağı'na çıktı. Eline bir balta alıp ağaçtan bir dal kesti, dalı omuzuna atarak yanındakilere, "Ne yaptığımı gördünüz" dedi, "Çabuk olun, siz de benim gibi yapın."
49. Böylece hepsi birer dal kesip Avimelek'i izledi. Dalları kalenin dibinde yığıp ateşe verdiler. Şekem Kulesi'ndeki bin kadar kadın, erkek yanarak öldü.
50. Bundan sonra Avimelek Teves üzerine yürüdü, kenti kuşatıp ele geçirdi.
51. Kentin ortasında sağlam bir kule vardı. Kadın erkek bütün kent halkı oraya sığındı. Kapıları kapayıp kulenin damına çıktılar.
52. Avimelek gelip kuleyi kuşattı. Ateşe vermek için kapısına yaklaştığında,
53. bir kadın değirmenin üst taşını Avimelek'in üzerine atıp başını yardı.
54. Avimelek hemen silahlarını taşıyan uşağını çağırdı ve, "Kılıcını çek, beni öldür" dedi, "Hiç kimse, 'Avimelek'i bir kadın öldürdü' demesin." Uşak kılıcını Avimelek'e saplayıp onu öldürdü.
55. Avimelek'in öldüğünü görünce İsrailliler evlerine döndüler.
56. Böylece Tanrı yetmiş kardeşini öldürerek babasına büyük kötülük eden Avimelek'i cezalandırdı.
57. Tanrı Şekem halkını da yaptıkları kötülüklerden ötürü cezalandırdı: Yerubbaal'ın oğlu Yotam'ın lanetine uğradılar.